-
1 alt
\altı alay üstü kalay ( fam) oben hui, unten pfuimasanın \altı die untere Seite des Tischesmasanın \altında unter dem Tischbir şeyin \altını çizmek etwas unterstreichenbir şey bulmak için odanın \altını üstüne getirmek das Zimmer auf den Kopf stellen, um etwas zu finden2) ( giysi)\altına etmek ( fam) sich in die Hosen machençocuğun \altını değiştirmek dem Kind die Windeln wechselnbir işin \altından kalkamamak mit einer Sache nicht fertig werden könnenII adj Unter-, unter-\alt katta im Untergeschossköyün \alt tarafında unterhalb des Dorfes
См. также в других словарях:
üst — is. 1) Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, fevk, alt karşıtı Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor. H. E. Adıvar 2) Bir şeyin görülen yanı, yüzü Bu sefer taşın üstünden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
alt — is. 1) Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor. Z. O. Saba 2) Bir nesnenin tabanı Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırt — is., anat. 1) Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm Arabacı katırın sırtına binmiş. F. R. Atay 2) anat. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı 3) Kesici araçların kesmeyen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yukarı — is. 1) Bir şeyin üst bölümü, fevk, aşağı karşıtı 2) mec. Yetkili kimse Emir yukarıdan, çaresiz kaldık. 3) sf. Benzerleri arasında üstte bulunan Yukarı kat. 4) sf., mec. Aşama, sınıf, makam bakımından ileride olan O bizden yukarı sınıftandı. 5) zf … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazak — 1. is., ğı, ask. 1) Rusya da ve İran da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker 2) sf., mec. Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı 2. is., ğı, Fr. casaque 1) Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavan — is. 1) Bir yapının, kapalı bir yerin üst bölümünü oluşturan düz ve yatay yüzey, taban karşıtı Başını kaldırdı, dumanı otobüsün tavanına üfledi. H. Taner 2) mec. Bir şeyi değerlendirmede kabul edilen en yüksek seviye veya fiyat Yükseköğrenim… … Çağatay Osmanlı Sözlük